Akış ve Farkındalık Odaklı Terapiler (Mindfulness)

Akış ve Farkındalık Odaklı Terapiler (Mindfulness)

Defalarca ne yapıyorsak oyuz. Bu yüzden mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır.

Aristoteles

 

Mihail Csiszenmihalyi’nin ortaya attığı akış teorisi kendimizi yaptığımız işe kaptırma deneyimiyle ilgilidir. Bu süreç ise haz, keyif, yaratıcılık dolu bir süreç olarak tanımlanır. Mutluluğu bulmanın ve ikigaimizle birlikte yaşamanın sihirli bir tarifi yoktur, gereken tek malzeme akışın bu durumuna ulaşabilmek ve bu durumla ”en tatmin edici deneyime” ulaşabilmektir. Csi’nin kitabında öne sürdüğü gibi akış ”insanın kendini her şeyden üstün tuttuğu bir etkinliğe kendini kaptırma halidir. Deneyimin kendisi o kadar keyiflidir ki kişi büyük bedeller ödeyecek olsa bile bunu yapar. Csi bir psikoloji profesorü olarak dünya genelindeki yaptığı araştırmalar sonucunda akışın her yaştan ve kültürden bireyler için geçerli olduğunu keşfetti. New York’ta ve Okinawa’da, akışa hepimiz aynı şekilde tepki gösteriyoruz. Akışı artıracak yüksek konsantrasyona ulaşmanın ise yedi koşulu vardır:

  1. Yapacağınız işi bilmek,
  2. Bunu nasıl yapacağınızı bilmek,
  3. Bunu ne kadar iyi yaptığınızı bilmek (navigasyonun dahil olduğu yer),
  4. Belli zorlukları algılamak,
  5. Dikkat dağıtıcılardan uzak durmak. (Owen Schaffer)

 

Bu yolda ilerlerken çeşitli stratejilere başvurmak gerekebilir.

Strateji 1: Zor bir hedef seçin  (ama aşırı zor olmasın)

Schaffer’in modeline göre kendimizi rahat hissettiğimiz bölgeden dışarı çıkabilmek ve başarı şansımız olan hedeflere doğru yürümek gereklidir. Her görevin, sporun ya da işin birtakım kuralları vardır. İdeal olan orta yolu bulmaktır, yeteneklerimize uygun olan ve çok zor olmayan bir görev. Bertrand Russell’ın da dediği gibi zor bir kazanım için kayda değer bir süre odaklanabilmek gerekir.

Strateji 2: Net, somut bir hedefiniz olsun

Boston Consulting Group tarafından yapılan bir çalışmaya göre, patronları hakkında soru sorulan çok uluslu şirket çalışanlarının bir numaralı şikayeti ”takım misyonunun net bir şekilde ifade edilmemesiydi” ve sonuç olarak hedeflerinin ne olduğunu bilmemeleriydi. MIT Media Lab’in müdürü Joi Ito’nun da dediği gibi belirsizlik dünyasında gezinmek için araç olarak ”haritalar yerine pusula” kullanmayı öngörmüştür. Bunun sebebi ise giderek öngörülemeyen günümüz dünyasında haritanın bizi gereksiz yere çok bedel ödeterek sizi ormanın derinliklerine sürükleyebilmesidir. Fakat bir pusula sizi her zaman gitmek istediğiniz yere götürür. Öncelikle, somut bir hedefimizin olması önemlidir. Akışı yakalamak için net bir hedefe sahip olmak önemlidir, ama koyulduğumuzda onu arkamızda nasıl bırakacağımızı da bilmek önemlidir. Yolculuk başladıktan sonra hedefimizi takıntı haline getirmeden ilerlememiz gereklidir.

Strateji 3: Tek bir görevde yoğunlaşın

Genellikle işleri birleştirmenin bize zaman kazandıracağını düşünsek de aslında bilimsel olarak tam tersi kanıtlanmıştır. Csi’ye göre tek bir işe odaklanmak için gereken iki şey vardır:

  1. Dikkat dağıtıcı ortamdan uzaklaşmak
  2. Yaptığımız şeyi sürekli kontrol etmek

 

Birden fazla iş arasında gidip gelmek hem zaman kaybına hem de daha fazla hata yapılmasına sebebiyet verebilir. Bizi akıştan alıkoyan teknoloji bağımlılığına karşı neler yapabiliriz? İşte size birkaç fikir:

Uyanık olduğunuz ilk saat ve yatmadan önce son saat herhangi bir ekrana bakmayın.

  1. Wifi’si olmayan bir cafeye gidin.
  2. Haftanın bir günü, cumartesi ya da pazar e-reader ya da mp3 hariç bir günlük teknoloji ”orucu” tutun.
  3. Her gün bir ya da iki kez e-postanızı kontrol edip yanıtlayın.
  4. Pomodoro tekniğini deneyin: 25 dakika çalışıp 5 dakika dinlenin. Sizin için en iyi olanı bulun ve disiplinli olun.
  5. Zevk alacağınız bir ritüelle çalışmaya başlayın ve bir ödülle bitirin.

Diğer yazımızda görüşmek dileğiyle….

Referans: Garcia, H., & Miralles, F. (2019). Ikigai Uygulama Rehberi, İndigo Kitap, Esenler/İstanbul 

Latest posts by Uzman Psikolog İlayda Tüter (see all)

Bir cevap yazın